ANADOLUDA TARİH ÖNCESİ DÖNEMLER

 ANADOLUDA TARİH ÖNCESİ DÖNEMLER


     Tarihçiler, yazının icadıyla başlayan devirlere Tarihsel Çağlar, yazının bilinmediği devirlere de Tarih Öncesi Çağlar adını vermektedirler. İlkyazı Mezopotamya'da ve Mısır'da yaklaşık olarak aynı yıllarda, M.Ö. 3000'in başlarında kullanıldığı görülmektedir. Böylece Tarih Öncesi Devirler, büyük uygarlık merkezlerinde M.Ö. 3000 tarihinden eski olan çağlardır. Bir başka tanımlama ile Tarih öncesi veya Prehistorya, insanlığın yazının bulunmasından önceki dönemine verilen isimdir. Tarih öncesi dönemler arkeoloji tarafından araştırılır, bu dönemin uzunluğu, bölgelere göre değişiklik gösterir. Kimi bölgelerde 2 milyon yıl öncesinde yaşanmaya başlayan bu dönem, insanlığın geçirdiği en uzun aşamadır. Tarih öncesi çağlar ile ilgili olarak ilk kez kronolojik bir anlam kazanması 1816-1819 yılları arasında C.J.Thomsen'un "Üç Çağ Sistemi" ile gerçekleşir. 1817 yılında açtığı bir sergide buluntuları, teknoloji ve hammaddeye göre sınıflar. Buna göre; insanların ilk önce taşı işlemeye başladığını ve sonrasında bakırı ve demiri işle diklerini söyler. Bundan yola çıkarak Taş Devri, Tunç Devri ve Demir Devri adı altında üç çağ sistemi doğar. Paleolitik gibi Neolitik adlandırılması da 1865 yılında J. Lubbock'un Prehistoric Times (Prehistorik Zamanlar) adlı kitabı ile arkeolojinin gündemine gelir." Başlangıçta Avrupa tarih öncesi kültürler için kullanılan bu adlandırma, ayni zamanda teknolojik aşamadaki diğer bölgeler içinde geçerli hale gelir ve 20. yüzyılın başında toplumsal arkeolojinin de gelişmesiyle, teknik bir kavram olarak Neolitik'in içeriği değişerek daha ekonomik bir anlam kazanır." Bu dönemde ilk kez "Neolitik Devrim" kavramını ortaya Childe, aynı zamanda ilk çiftçilik, dönemi için "Yayılmacılık (Diffisionism) kavramını ortaya atar. Bu kurama göre, çiftçilik, Yakındoğu'nun belirli bölgelerinde ortaya çıkar ve bu bölgeden başka coğrafyalara özellikle batıya yayılır. "Neolitik Devrim" kavramını kullanmasının sebebi, insanın yaşam biçimindeki köklü değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Childe'ın bu terimi üzerine neolitik sözcüğü "yeni taş" dar ve teknik anlamını aşarak, "yiyecek üretici ekonomi" olarak açılabilecek daha geniş kapsamlı bir anlam kazanmıştır.


Tarih Öncesi Çağlarda Anadolu’da Yerleşim Merkezleri

Tarih Öncesi Çağlarda Anadolu’da Yerleşim Merkezleri

     Bu döneme "Neolitik Devrim" denilmesinin bir diğer sebebi; insan çabaları ile ortaya çıkan ürün, toprağı işlemek, mülkiyet ve toprak sahiplenme, nüfustaki çoğalma, mesleklerin ortaya çıkışı, köyler ve kentler arasında ticaretin yapılması, sosyal sınıfın ortaya çıkışı ve birçok sosyoekonomik gelişmenin besin üretimi ile birlikte meydana gelmiş olmasıdır. Anadolu'da Taş Çağı (M.Ö. 600,000-5.500) bu dönem kendi içinde Eski Taş Dönemi (M.Ö. 600.000-10.000), Orta Taş Dönemi (M.Ö. 10.000-8.000) ve konumuz olan Yeni Taş Dönemi diğer adı ile Neolitik Dönem ise (M.Ö. 8.000-5.500) yılları arasını kapsar. Anadolu'da ilk yazılı belgeler Kayseri yakınlarındaki Kültepe'de bulunmuştur. Böylece M.Ö. 2.000'lerde Anadolu'da tarih çağları başlamış oldu.

Anadolu'da ilk yazılı belgeler

 Anadolu'da ilk yazılı belge ( Kayseri Kültepe )

NEOLİTİK DÖNEM VE GENEL ÖZELLİKLERİ

    "Neolitik Devrim" kavramını kullanmasının sebebi, insanın yaşam biçimindeki köklü değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Braidwood, Childe'in devrim tanımlamasına söyle bir yorum getirir. Devrim diye nitelerken, bu olayın bir gece içinde olduğunu ya da yalnızca bir kez olduğunu söylemek istemiyor. Bu olayın süresinin ne olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Bazı kimseler tüm bu değişikliklerin 500 yıldan daha kısa bir sürede gerçekleştiğine inanmaktadırlar ancak bazı kaynaklara baktığımızda bunu net olarak göremiyoruz. Büyük olasılıkla, başlangıç evresi uzun sürede gerçekleşti. Etkin köylü-çiftçi toplumların düzeyi bir kez yerleştikten sonra her şey ivme kazandı. 6000(+) yıl öncesinde, ilk köylülerin çocukları oldukça yağışsız bir bölge olan alüvyonlu Mezopotamya'da sabanla tarım geliştirdikleri gibi, tapınakları bulunan kentlerde yaşıyorlardı. Geride bıraktıkları 3.000.000 yıllık besin toplama dönemine göre, bu olay gerçekten bir devrim niteliğindeydi. Neolitik bitki evcilleştirme yöntemlerinin kısa denebilecek bir süre içinde Eski Dünya'nın birbirinden çok uzak ve çok geniş bölgelerine yayılmasının, (batıdan Çin'e doğru yayılmıştır) tarımın ilk biçimlerinden olan "tarla açma tarımı"nın sonucu olduğu anlaşıldı. Böylece yerleşik, daha doğrusu yarı yerleşik bir avcılık ve toplayıcılık ekonomisine karşılık göçebe daha doğrusu yarı göçebe bir tarım ekonomisinin bulunabildiği ortaya çıkarıldı. Bu bulgulara göre, toprakları büyük bir toplu çalışmayı gerektirmeden küçük ırmak sularıyla sulanabilen Ortadoğu'nun bir avuç köyü dışında, gelişme, yarı göçebe avcılık ve toplayıcılıktan yarı göçebe çiftçiliğe geçiş yönünde olmuştu.

NEOLİTİK DÖNEM


     Bu dönem günümüzden yaklaşık olarak 13.000 yıl önce başlamış ve 8.000 yıllarında gelişimini tamamlayarak olgunlaşmıştır. Neolitik Dönem kendi içinde incelenirken; çanak çömleksiz (akeramik) ve çanak çömlekli (keramik) olarak değerlendirilir. Bu ayrılma yalnız kilden kap kacak yapımı gibi yeni bir teknolojinin ortaya çıkmasına bağlı değildir. Çanak Çömleksiz Neolitik Çağda yerleşik yaşam ve bunun gereği olan yeni bir mimari, köy yaşantısı ortaya çıkmış, beslenmede tahıllar ve evcilleşme sürecindeki hayvanlar giderek daha önem kazanmaya başlamış, ancak avcılık ve toplayıcılık hâlâ yaşamın temelini oluşturmaya devam etmiştir. Buna karşılık Çanaklı Çömlekli Neolitik Çağ ile birlikte çiftçiliğe, be-sin üretimine bağlı ekonomik model tüm kuralları ile yerleşmeye başlamış ve toplumsal yaşamın her kademesine yansımıştır. Bu nedenle Neolitik Çağın ikiye bölünmesi bu dönemlere verilen adların belirlediğinden daha da önemlidir. Neolitik Çağla birlikte ortaya çıkan bir önemli olgu da, hızlı değişim sürecidir. Kül-türü oluşturan öğelerin tümünün sürekli olarak biçim değiştirdiği çok dinamik bir süreç olarak algılanmaktadır. Bu hızlı değişim, yalnızca ilk üretim toplulukları, Neolitik'in gerçekleştiği "çekirdek bölge" için geçerlidir. Bu çekirdek bölge dışında ise çok daha durağan bir yaşamın varlığı bilinmektedir.15 Özetle, neolitik köy toplulukları üretici ekonomiye geçmişlerdir. Geçim biçimleri "bitkisel ve hayvansal besin üreticiliği'ne dayanmaktadır. Bu ve neolitik zanaatların ev ekonomisi zanaatları oluşları, neolitik köyleri "kendine yeterli ekonomik birimler" haline getirmiştir. Bu birimin içinde kadın-erkek ekonomik işbölümü dışında bir işbölümü, bir uzmanlaşma yoktur. Neolitik köyler arasında da bir uzmanlaşma yoktur, dolayısıyla ne iç ne de dış alışveriş vardır.

     Kalkolitik Dönem: Cilalılaş ile bakır devri arasındaki geçiş dönemine "Kalkolitik Devir" denir. Bakır devrinin en önemli özelliği bakırın keşfedilmesidir. Daha kolay kullanıldığı için insanlar artık aletleri taş yerine bakırdan yapmaktaydı. Süs eşyalarında da bakırı kullanmışlardır. Bu devirde avcılık eskisi kadar yapılmamaktadır. Tarım giderek daha fazla önem kazanır. İnsanların yaşamında çeşitli değişiklikler olur. Giderek sanatta bazı yeni özellikler görülür: Duvar resimlerinde avcılıkla ilgili sahneler yapılmamaya başlar. Seramik yapımı ilerleme göstermiştir. Çok renkli, değişik ve canlı süslemeler yapılır. Seramik üzerine yapılan kırmızı, krem rengi geometrik şekiller en sevilen süslemelerdir. Kalkolitik Çağ Erken, Orta ve Geç olmak üzere üç evrede incelenir. Bu dönemin temel özelliği taş temelli kerpiç yapıların oluşturulmasıdır. Evlerdeki geniş mekânlarda küçük bir kutsal alan, işlik, kuyu ve çanak çömlek atölyeleri bulunmaktadır.

Kalkolitik Dönem

Kalkolitik Döneme ait bazı araç gereçler 

     Maden Devri: Kendi içinde (Tunç Devri ve Demir Devri) olmak üzere bölümlere ayrılır. Tunç Devrinde bakır ve kalayın karışımından tunç elde edilmiş ve böylece daha sert dayanıklı araç gereçler yapılmıştır. Bu dönemde kara saban ve böyle ve tarımda gelişim sağlanmıştır. Tüketim fazlası üretim elde edilmiş bu da ticaretin gelişmesini sağlamıştır. İlk şehir ve devlet yapıları kurulmuştur. Tunç Çağı'nın son devresinde Anadolu'da yazılı kullanılmaya başlamış ve yazılı tarih dönemine girmiştir". Maden Devri'nin ikinci döneminde demir cevheri yüksek ısıda işlenmiş ve söz konusu dönem, adını bu madenden alarak, Demir Çağı olarak anılmıştır. Yozgat yakınlarında Alişar'da, Çorum yakınlarında Alacahöyük'te, Çanakkale yakınlarında Truva'da bu döneme ait buluntulara rastlanmıştır. Anadolu'da Demir Çağı'nda Anadolu'da; Geç Hitit Kent Devletleri, Urartu, Frig ve Lidya Krallıkları ortaya çıkan yeni siyasi olumlardır. Anadolu'da M.Ö. 2000'lere ait ilk yazılı belgelerin Kayseri yakınlarındaki Kültepe'de bulunması ile Anadolu'da tarihi devirler başlar. 

Maden Devri
 
Maden Devrinde yapılmış bazı savaş ve süs eşyaları


Post Navi

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Disqus Shortname

easymag

Ad Code

Responsive Advertisement